Yağmurlu bir pazar gününden merhaba herkese. Oksijen gazetenin yeni sayısı, Netflix, ev halleri, çamaşır , çocuklarla ev keyfi (Eren’le dün gece Prison Break ilk bölümü izledik), mandalina-nar soyma / ayıklama, pankekli kahvaltılar gibi tatlı ayrıntılarla dolu bir hafta sonu bitiyor.
Tarihe notlarımızı düşelim:
Dün Emre araba kullandı. Evden çıkıp, halı sahaya kadar olan 1-2 kilometrelik bir yolu babası yan koltuktayken gayet rahatça gitti.
Netflix etiketini tıklarsanız izlediklerimi yazmaya çalışıyorum çünkü o kadar çok içerik var ki bir şey bulup izlemek giderek güçleşiyor. 2-3 günde 8 bölümünü de izlediğim No Good Deed’e bayıldım sayılır. Finali fazla Amerikan yapmışlar ; keşke tesadüf olgusuna bu kadar yaslanmasalar. Kızılcık Şerbeti’nde Görkem’le Doğa’nın aynı hastanede karşılaşmasından daha büyük tesadüf diyeyim siz anlayın. Yine de Ray Romano’yu görmeyi, o şahane evi, gerçek insanları ve hikayeyi sevdim. Kış günlerinde izlemelik çok tatlı bir dizi olmuş.
Yıllar su gibi akıp giderken geriye sadece fotoğraflar ve blog yazıları kalıyor. İyi ki yazmışım.
Not: Kapak görseli Berlin sokaklarından. Bodrum’da henüz ışıklı ortamlara giremedim.
TÜM YORUMLAR
Bir pazar daha bitti gerçekten böylece. Sesim gitmişti perşembe çok şükür yerine geldi galiba. Yarın da okul olunca çok dinlenmeli geçti bu haftasonum. yine de kadınlar olarak her iş elimizin altında olunca sıfır yorgunluk olmuyor.
Verdiğiniz adrese bir mail gönderdim ama yanlış mı oldu anlamadım.Siz bana yazsanız şimdi.
buketco73@gmail.com